YASED ArGe Raporunu Açıkladı


  • Türkiye’de yeterli ArGe teşviki var ancak uygulamalar düzeltilmeli ve mevcut sorunlar giderilmeli
  • 2000’li yılların başından itibaren ArGe harcamasındaki en hızlı büyüme İzlanda ve Türkiye’nin
  • ArGe’nin büyük bölümü imalat sanayisinde
  • ArGe ve yabancı sermaye politikaları birbirinden kopuk

 

YASED, ODTÜ–TEKPOL işbirliği ile hazırladığı “Türkiye Ekonomisinde Yabancı Sermayeli Firmaların ArGe Etkinliklerinin Analizi” başlıklı raporunu kamuoyuna sundu. Rapora göre Türkiye’de yeterli ArGe teşviki ve desteği var, ancak şirketler teşviklerden yararlanırken bürokratik engellerle karşılaşıyor.

 

Türkiye’de yabancı yatırımcıların temsilcisi YASED, ODTÜ Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi (TEKPOL) işbirliği ile gerçekleştirdiği uzun ve detaylı araştırma sonucunda, uluslararası yatırımcıların gözünden Türkiye’nin ArGe alanında geldiği son durumu, sorunları ve çözüm önerilerini ortaya koydu. Türkiye Ekonomisinde Yabancı Sermayeli Firmaların ArGe Etkinliklerinin Analizi” başlığı ile hazırlanan rapor, 19 Eylül 2011 Pazartesi günü İstanbul’da düzenlenen bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu.

Türkiye’de faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin ArGe etkinliklerinin çözümlenmesi ve bu çözümlemeye dayanarak politika önerileri oluşturulmasının hedeflendiği analiz, YASED Yönetim Kurulu Üyesi Müjdat Altay ve YASED ArGe Çalışma Grubu Başkanı Barhan Özce’nin konuşmalarının ardından, ODTÜ TEKPOL üyesi Prof. Dr. Erkan Erdil ve Doç. Dr. Teoman Pamukçu tarafından açıklandı.

Küresel İnovatif ArGe

Tüm dünyada rekabetçiliği belirleyen önemli unsurlardan biri olan ArGe konusunda, Türkiye’de atılan adımları büyük bir memnuniyetle izlediklerini belirten YASED Yönetim Kurulu Üyesi C. Müjdat Altay, “Mevcut destek mekanizmalarına ilaveten, “ArGe Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun” ile ülkenin rekabet gücünün artması için önemli bir adım atılmıştır. Ancak hedeflediğimiz %2’lik ArGe yoğunluğuna ulaşabilmek için, küresel firmaların ArGe yatırımlarını Türkiye’ye çekmek zorundayız.” dedi.

 

Altay, “Çok uluslu şirketlerin ArGe yatırımlarının uluslararasılaşması, inovasyon süreçlerinin düzenli değişmesiyle doğrudan ilintili. İletişim teknolojilerinin gelişmesi ve mükemmelliyet merkezlerinde yaratılan bilginin daha erişilir hale gelmesiyle birlikte azalan coğrafi engeller, yenilik süreçlerinin hızını artırıyor ve onları daha küresel hale getiriyor.”dedi. Altay’a göre “Küresel Inovatif ArGe” olarak adlandırılan bu aşamada küresel ArGe yatırımlarına talip olan ülkelerin, sahip oldukları ortamın, yatırımcının beklentilerini ne kadar karşıladığının tespiti gerekiyor. ArGe Çalışma Grubu’nun, ODTÜ-TEKPOL işbirliği ile hazırlattığı “Türkiye Ekonomisinde Yabancı Sermayeli Şirketlerin ArGe Etkinliklerinin Analizi” Türkiye’deki mevcut durumun küresel trendler ışığında değerlendirilmesine, eksiklerin ve yapılması gerekenlerin belirlenmesine destek olmayı hedefliyor.

 

2000’li yılların başından itibaren ArGe harcamasındaki en hızlı büyüme İzlanda ve Türkiye’nin

Raporda yer alan karşılaştırmalar ışığında, küresel düzeyde gözlemlenen temel eğilimlerden birinin, ArGe harcamalarının GSYİH içindeki payının özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde giderek yükselmeye başlaması olduğu görülüyor. OECD verilerine göre 2007 yılı itibariyle ArGe harcamalarının GSYİH içindeki payı OECD ülkelerinde % 2,28’e, AB’de % 1,77’ye, 2008 yılı için ise ABD’de % 2,77’ye yükseliyor. Bunların yanında Finlandiya, İsveç ve İsrail gibi ülkelerde ise bu oran %3’leri aşarak OECD ortalamasının (%2,28) üzerinde gerçekleşiyor. 2000’li yılların başından itibaren ise ArGe harcamalarındaki en hızlı büyüme, yıllık ortalama % 10’un üzerindeki artışla İzlanda ve Türkiye’de gerçekleşiyor.

Diğer yandan OECD verileri, OECD ülkelerinde yabancı sermayeli şirketlerin toplam imalat sanayi ArGe harcamaları içindeki payının, satış ve istihdamdaki paylarından az olmadığı, hatta birçok ülke için daha fazla olduğu sonucunu da ortaya koyuyor.

ArGE yatırımları ülkelerarası bilgi merkezlerini birbirine bağlayacak

YASED ve ODTÜ TEKPOL tarafından hazırlanan “Türkiye Ekonomisinde Yabancı Sermayeli Firmaların ArGe Etkinliklerinin Analizi” raporuna göre ArGe’nin küreselleşmesi önündeki engellerin başında, ArGe etkinliğini firma dışına taşımada karşılaşılan zorluklar geliyor. Bu durumun etmenleri arasında teknolojik bilginin örtük olması, inovasyonun aktörler arasında etkileşim gerektirmesi, ulusal inovasyon sisteminin yapısının belirleyiciliği, gömülülük ve özümseme kapasitesi, firma dışı ArGe faaliyetlerinin koordinasyon maliyeti ve bu sürecin firma için stratejik önemi (inovatif avantajı kaybetmenin yüksek maliyeti) ile ülke ekonomisinin uzmanlaştığı sektörlerin önemi sayılıyor.

Rekabet gücünün artırılması için kalkınmakta olan ülkelerin de, tıpkı kalkınmış ülkeler gibi inovasyon yapmaları gerektiği, ülkelerin kalkındıkça teknolojik yeterliliklerini güncellemek zorunda olduğu, inovasyonun en önemli kaynağının ArGe olduğu ve ArGe’nin büyük bölümünün imalatta yer almasına rağmen hizmet sektöründe de artmaya devam ettiğine dikkat çekilen raporda, ArGe’ye yapılan uluslararası doğrudan yatırımların bir ülkenin diğer ülkelerdeki bilgi merkezlerine bağlanmasını sağlayan en doğrudan yol olacağının altı çiziliyor.

Raporun, Türkiye ekonomisinde yabancı sermayeli şirketlerin sektörel ArGe’deki payı ile toplam ArGe harcamalarının sektörel dağılımının karşılaştırılmasının da yer aldığı ikinci bölümünde, 2009 yılında küresel krizin de etkisiyle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere ve geçiş ekonomilerine gelen uluslararası doğrudan yatırımlarda (UDY) hızlı bir düşüş gözlemlendiği belirtiliyor. 2010 yılında gelişmekte olan ülkelere ve geçiş ekonomilerine yönelik UDY’ler hızlanırken, 2000-2009 yılları arasında UDY açısından “gıda, tütün ve içki”, “kâğıt ürünleri”, “kimya, petrol ve plastik”, “taş ve toprağa” dayalı imalat sektörlerinde büyüme yaşandığı; yabancı sermaye payının en yüksek olduğu sektörün ise otomotiv olduğu görülüyor.

 

Bürokratik engeller ArGe teşvikleri ve desteklerinden yararlanmanın önünü kesiyor

YASED ve ODTÜ TEKPOL ortak çalışma grubu,  rapor için Türkiye’de ArGe faaliyeti gerçekleştiren firmalar ve küresel ölçekte ArGe yapmasına rağmen, Türkiye’de ArGe faaliyetinde bulunmayan “ilaç, otomotiv, elektronik, cam sanayi, telekomünikasyon ve bilişim” sektörlerindeki firmaların üst düzey yöneticileri ile görüştüklerini belirtiyor. Yapılan mülakatlar sonucunda tüm sektörlerin ortak problemlerinin sıralandığı belirtiliyor. Bu problemlerin bazıları; nihai ürün veya hizmetten alınan dolaylı vergilerin yüksek oluşu, yan sanayinin teknolojik yeteneklerinin zayıf kalması, Türkiye’deki yüksek öğrenim sisteminin işleyişinin getirdiği işgücünün pratik yetenek ve donanımdaki zayıflığı, ArGe ve yabancı sermaye politikalarının birbirinden kopukluğu, sektörel ve teknolojik önceliklerin belirlenmiş olmaması, ArGe teşvikleri ve desteklerinden yararlanmanın önündeki bürokratik engeller, mevcut teşvik uygulamalarında, sözleşmesel olarak yurtdışında bağlı olunan ana firmaya gerçekleştirilen ArGe faaliyetlerinin hangi teşviklerden yararlanabileceği konusunun açık olmaması şeklinde sıralanıyor…

 

Öneri: “Policy Mix’e ihtiyaç var”

Raporun sonunda, tüm sorunlara yönelik ortak politika önerileri sıralanıyor. Türkiye’de çok sayıda mevzuat olduğundan ve yabancı ArGe’yi çekmek için farklı alanlarda, politika araçlarının kullanılması gerektiğinden, bu konuda bir policy mix (politika karışımı)’e ihtiyaç olduğu gerçeği uyarıların başını çekiyor.

Raporda, Türkiye’deki işgücünün özelliklerininin, bilimsel ve teknolojik altyapısınının ve var olan ArGe teşviklerininin uluslararası düzeyde daha iyi tanıtılmasının gerekliliği de ortaya konurken; Türkiye’de çok sayıda ArGe teşvikinin mevcut olduğu, bu nedenle teşviklerin artması yerine asıl uygulamanın düzeltilmesi ve mevcut sorunların giderilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Türkiye’deki üniversitelerin dünya sıralamasındaki konumunun iyileştirilmesinin hedeflenmesi, klinik araştırmalar konusunda tüm tarafların mutabık olduğu bir kanunun hazırlanması ile 5746 sayılı kanun ve ilgili yönetmelikler konusunda uygulamadaki yorum farklılıklarının giderilmesi için mevzuatın netleştirilmesi konusunda harekete geçilmesi öneriliyor.

 

 

 

YASED Uluslararası Yatırımcılar Derneği hakkında

YASED Uluslararası Yatırımcılar Derneği, 1980 yılında kurulmuş, üyeleri Türkiye’de faaliyet gösteren uluslararası şirketler olan, kar amacı gütmeyen bir kuruluştur. YASED Türkiye’deki uluslararası doğrudan yatırımcıların en önemli temsilcisi olup, vizyonu Cumhuriyetin 100. yılında, Türkiye’nin “Dünyanın İlk 10 Ekonomisi Arasına Yükselme” hedefinin gerçekleşmesini, yüksek katma değer yaratarak destekleyen bir kuruluş olmaktır. Misyonu, Türkiye’nin, dünyadaki  “en iyi yatırım ortamına sahip ülke” konumuna getirilmesine katkıda bulunmak olan YASED, bu amaçla, bilgi, deneyim ve ilişki ağı ile Türkiye’de “Uluslararası Standartların ve En İyi Uygulamaların Yerleşmesi”, “Uluslararası Yatırımlara Kamuoyu Desteğinin Sağlanması” ve “Türkiye’nin Bir Cazibe Merkezi Olarak Algısının Yükseltilmesi” konularında sorumluluk üstlenmekte ve görev almaktır. Bu bakış açısı ile YASED’in öncelikleri arasında, uluslararası standartlarla uyumlu yatırım ortamının iyileştirilmesi, katmadeğerli, sürdürülebilir büyümeye stratejik katkı sağlanması, kamuoyu nezdinde uluslararası yatırımların algısının iyileştirilmesi ve kamuoyu desteğinin sağlanması,  AB uyum sürecine destek verilmesi ve sürdürülebilirlik açısından sosyal sorumluluk projeleriyle “gelişmişlik endeksi”ne katkıda bulunulması yer almaktadır.

Bu haberi reduktordergisinden e-dergi şeklinde de okuyabilirsiniz, şimdi tıklayın okumaya başlayın>>


e-bülten'e üye olun
E-Posta:

Redüktör Dergisi Reklamlar

URL: https://www.reduktordergisi.com/?p=724

Yazan - Eki 10 2011. Kategori Firma Haberleri, Haberler. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Foto Galeri

Giriş | Designed by Gabfire themes YukarıYukarı