Çalışanlarımızı yeterince motive edebiliyor muyuz ?

Çalışanlarımızı yeterince motive edebiliyor muyuz ?

Verimli çalışanlara sahip olmak  şirket yönetimleri  için bulunulmaz bir nimettir. Hiç bir yönetim sistemi iyi çalışanlara sahip olamamanın eksikliğini gideremez.  Ancak, makbul çalışanlarımızın ellerinden gelenin en iyisini yapabilmeleri, yeterince motive olmalarına bağlıdır. Motivasyon, bireysel ve kurumsal başarı için ön şarttır .

Etkin Yönetimin olduğu yerde başta motivasyon ,sağlıklı açık iletişim vardır. Şirketimizde insani . adaletli bir yönetimin var olması,çalışana üstün değerler sunulması verimliliği ve işyerine sadakati artırır. İşyerinde güzel, kaliteli bir iş çıkartılması için herkesin işçisinden üst yönetime kadar düşünce ve duygularının ateşlenmeye, motive olmaya ihtiyacı vardır.

DR. M. Raci HOŞGÖR

Motivasyonun az  olduğu işyerlerinde gönülsüz çalışmalar,karşılıklı suçlamalar,gruplaşmalar,dedikodular ön plandadır.Birbirlerine destek olmaktan ziyade nasıl olurda şu adamı başarısız kılar,hata yapmasını sağlarım,önüne bir engel koyarım düşüncesi egemendir.

Bir de aynı yerde çalışan kişiler arasında güven, empati yoksa o işten hayır çıkmazı zordur.. Herkesin verimli iş yapamama bahanesi başkasına bağlı olur.. Kim kime diş geçiriyorsa , alta kalanın canı çıksın misali..Herkes kendine bir hedef tahtası, günah keçisi bulur. Kişilerin  zayıf noktası neyse o noktalar hedef grupların o kişiye düşman olması için yem olarak sunulur,dillendirilir.

Bazı insanlar hakkında önyargılar varsa ,başkaları için tehdit oluşturuyor,yada çıkarlarına zarar verecekse vay o insanların haline.Hele hele bu insanlar o şirkette yeniyseler  yapılmadık kapris ,çevrilmedik bizans entrikaları kalmaz.  Pişmiş tavuğun başına gelenler hikayesi gibi olur. Ne kadar mahallenin delisi varsa üzerlerine salınır. Bu arada yönetimde bu  kişilere karşı doldurulur, dolmuşa binmek istemeyen yöneticilerde olup bitene çoğunlukla dengeleri bozmamak için seyirci kalır.

Çalışanlarımızın işe odaklanmasını azaltmamak için laf sokuşturmalarla kişiler rahatsız edilmemeleri  gerekir. Doğaldır ki bir şirket de disiplin ve otoritenin olması işin zamanında,istenilen bir şekilde çıkarılması açısından önemlidir.Ancak,otorite çalışanları korkutmak değildir. Otorite  tutarlılıktır.Niteliksel ve niceniksel iş yükü konusunda yönetim çalışanlara yardımcı olmaz,yol,yöntem göstermez,kayırmacılık  yaparsa iş yeri ikliminde kara bulutlar, karamsarlık ,motivasyonsuzluk ortaya çıkarır.

Önemli olan olanaklar ölçüsünce çalışanların en verimli oldukları şekilde iş sonuçlarına ulaşmalarını sağlayacak ortamlar oluşturmaktır.Çalışanların farklı dünya görüşleri,psikolojik durumları,iş yapma biçimleri, işe karşı tutumları vb unsurlar çoğu zaman çatışma kaynağı olarak karşımıza çıkar.  İşyerinde herkesin başına polis dikemezsiniz.Yönetim olarak laf taşıyan dedikoducuların size devamlı kişilerle ilgili olumsuz haberleri getirmesine  prim verirseniz , birilerinin kuyusunu kazmak için zayıf kişileri kullanayım  derseniz işyerinde çatışmanın çıkmasına ve  dallanıp budaklanmasına onay vermiş olursunuz.Bölüm de belki sizden habersiz sinek uçmaz ama birbirine karşı güvensiz asık suratlı çalışanlarınıza takım çalışması yaptıramazsınız.İnsanların enerjileri,birikimleri  işe odaklanacağına birbirini yemeğe, birbirinin açığını bulmaya odaklarsınız.

İşini yapmak isteyenleri kompleksli,kaprisli yöneticiler rahatsız ederler,güç uygulamaya ,itip kalkmaya hükmetmeye çalışırlar. Ben merkezli bu yöneticiler için önce kendileri sonra iş gelir.Testiyi dolduranın da kıranın da bir görüldüğü ortamda adalet kalmaz.Deneyimsiz ve işin teknik yönüne çok vakıf olmayan paraşütle gelmiş bazı yöneticilerin servislerinde adalet ,huzur,verim olmaz.Çalışanlar birbirine kırdırılır,herkes başka bir iş arar hale getirilir. En iyi yöneticiler  çalışanlara en az zarar veren yöneticilerdir.

İlacı ilaç yapan dozudur. İşyerinde her şeyin dozu işletme yapısının dengesini bozmayacak şekilde  ayarlanmalı.Çalışanların insan olduğu ve fizyolojik olduğu kadar birtakım psikolojik ihtiyaçlarının da olduğu unutulmamalıdır. Fabrikaların modern hapishaneleri andırdığı(insanın en önemli zamanının geçtiği mimarlık ucubesi bu mekanlar) işyerlerinde şirketin  fiziki uzaklık  konumu nedeniyle çalışan bulmak da zorlanılıyorsa bu konuda daha da dikkatli olunmalıdır.. Biri gider biri gelir mantığıyla hareket edilirse sonunda adam çıkarmaktan şirketin itibarı azalabilir. Zamanla da  niteliksiz eleman bile bulmakta güçlük çekeceği açıktır.Hatta işten çıkartığı işgörenlere muhtaç olabileceği, daha yüksek ücretle geri çağırıp,şirketin ücret dengesini ciddi bir şekilde bozabileceği ve birçok kişinin  de bu olayı kötüye kullanabileceği açıktır.Düşünün adam iyi bir teknik işgören olarak çalışırken moral, motivasyonunu bozdunuz, işten ayrılmasına göz yumdunuz. Daha  sonra ona ihtiyaç duydunuz şefi kadar para vererek işe aldınız.Yani bu kez şefini rahatsız ettiniz.İki uçu şokellalı değnek.Dramatik bir durum. İssizliğin bir hastalık derecesinde yaygın olduğu ortamlarda bile çalışanlar her şeyin daha net,belirgin  olduğu,kurumsallaşmış şirketleri ve insani yönetimlerin olduğu işyerlerinde çalışmayı tercih etmektedirler.

Akıllı olan ders alır.Aptal olan örnek olur. Kırıcı,kaba olmak özellikle duygusal yönlü işgörenlerimize ve ekmek teknemize zarar verir.Ayrıca mini şoklara girmiş çalışanın zihinsel olarak işine dönmesi , eski dengesine gelmesi zaman alır. Bu da bir iş kaybıdır. Kayıpların  illa nakit para olarak çıkması gerekmez.B u şekilde de para ,olumsuz enerji ve herkese hızlı bir şekilde bulaşan moralsizlik, stes ve bunun sonucu dikkatsizlik ve unutkanlıktır.Faturanın patron aleyhine  ne kadar şişdiğini bir düşünün.İş adamı bu kadar müsrif olamaz.Olursa batar.O nedenle  Eleştirilerde tadında, dozunda bırakılmalı. Kaş yaparken göz çıkarılmamalıdır. .Hatalar  pişirilip pişirilip aynı kişilerin önüne konulmamalı. Bu arada  kendini bilmeyen bazı insanları tembelleştirmeye ,şımarıklaştırmaya götürecek aşırı motivasyondan da kaçınılmalı.

Amaç işyerindeki çalışanların kamplara bölünmeden yönetimce istenen iş hedeflerine zamanında varmalarıdır.Bu da ancak ,liderlik ,sağlıklı bir iletişimle, yumuşak geribildirimlerle gerekli motivasyonun verilmesiyle gerçekleşir.İşletmemizde pembe tablolar görmek her ne kadar bir yandan piyasa hazretlerine bağlıysa diğer yandan da başta motivasyon olmak üzere yetenek yönetimi, strateji,amaç birliği,takım çalışması vb.dinamikleri harekete geçirme irademizle,hızımızla ilişkilidir..Bunun için de takımımıza ,başta  müşterilerimiz,tedarikçilerimiz olmak üzere ekosistemiz içinde yüzyüze geldiğimiz herkese şirket ve bizim için ne derece önemli olduklarını , yaptıkları katkıyı sık sık hatırlatmak  gerekir. Haydi bakalım içimizdeki güzel insanı ortaya çıkaralım, çevremizde motive olmayı bekleyen onlarca kişinin kalbine dokunalım ,sırtını sıvazlıyalım. Şimdiden ;  birilerinin sesi, nefesi, gözü, kulağı olacağınızı düşündüğüm için kutlarım sizi.

 

DR. M. Raci HOŞGÖR

Phdisletmebil@gmail.com


e-bülten'e üye olun
E-Posta:

Redüktör Dergisi Reklamlar

URL: https://www.reduktordergisi.com/?p=1964

Yazan - Nis 9 2012. Kategori Haberler. Bu yazıya yapılan yorumları takip edebilirsiniz RSS 2.0. Bu yazıya yorum yapabilir ve geri izlemede bulunabilirsiniz

Yorum yaz

Foto Galeri

Giriş | Designed by Gabfire themes YukarıYukarı